Çerkesler’in modernlikle ilk tanışıklığı, 19. yy’da Rusya’ya karşı verdikleri savaşla başlar. Ve kendi toplumsal dönüşümünü başlatamadan, karşı karşıya kaldığı soykırımla bir başka toplumun modernleşme sürecinin kurbanı olur. Sürgünle dağıldığı topraklarda birbirinden farklı süreçler beklemektedir Çerkesler’i. Türkiye’de bu sürecin Çerkesler açısından toplumsallaşması, Türkiye uluslaşma ve endüstrileşme süreçlerine edilgen bir şekilde katılımıyla gerçekleşir.
Bütün bilgimiz budur, Türkiye Çerkesleri’nin modernleşmesiyle ilgili. Her biri kendi kamusal alanına sahip geniş ailelerin, bireylere sağladığı rol zenginliği ve mesafelerle toplumsal dokunun, yer yer son derece katılaşabilen dağlı feodalizminin, paganizm etkilerinin rahatlıkla görülebildiği din anlayışının, zengin ritüel ve seremonilerin terkedilme süreciyle ilgili bilgimiz yok seviyesindedir. Ailelerin parçalandığı, rollerin ve mesafelerin yeniden tanımlandığı, feodalizmin çözüldüğü, pek çok ritüel ve seremoninin unutulduğu bu süreci Çerkesler son derece derin bir bunalım ve kriz içinde geçirdiler. Ancak yaşadıkları süreci kavrayarak, müdahale etmeleri ve yeni toplumsal koşullarda kendilerini tanımlama şansları maalesef olmadı.
Guşıps bu ay Çerkes modernleşmesini konu edindi. Çok boyutlu, derinlikli ve okuması oldukça güç bu meseleyi ele almakta amacımız kapsamlı bir çalışma sunabilmek değildi. Bunun için ne zamanımız, ne kaynağımız ne de birikimimiz yeterli olurdu. Ancak tüm diğer halklarla birlikte, Çerkesler’in de bu süreçten son derece derinden etkilendiğini ve bu dönüşümün trajik boyutları olduğuna dikkat çekmekti amacımız.
Gerçekleştirdiğimiz söyleşilerde katılım mücadelesinin kimlik ve kültürü nasıl erezyona uğrattığına tanık olacaksınız. Sohbet ettiğimiz isimler tüm samimiyetleriyle, bir çaresizliği resmettiler. Her biri farklı şehirlerden ve toplumsal kesimlerden görüştüğümüz kişilerin sorunları ve yaklaşım biçimleri öylesine ortak ve somut ki, bugüne dek bu sorunun nasıl olup da siyasi bir zeminde direnişe dönüşmediğini anlamak güç.
Çerkesler bugünlerde, terk ettikleri köylerini ve bahçelerini yeniden çiçeklendirme eğilimi içindeler. Katılım sürecini kısmen de olsa şu veya bu şekilde tamamlamış kuşaklar şimdi artık yeni kuşakların geleceği için endişe ediyor ve bir umutla yeniden ayağa kalkmanın mümkün olup olmadığı sorusu üzerinde duruyorlar. Türkiye’de Çerkes kimliği ve geçirdiği dönüşümler üzerine akademik çalışmaları olan belki de tek isim Ayhan Kaya, bu umudun haklı yönleri olduğu görüşünde. Çünkü o kimliklerin kaybolmadıkları ve dönüşüm geçirdikleri düşüncesinde. Kendisiyle gerçekleştirdiğimiz söyleşide, Kaya’nın Çerkesler’e dair özgün gözlemlerini bulacaksınız ve belki siz de umutlanacaksınız.
Ve yine ele aldığımız sorunu daha evrensel bir zemine oturtmak için akademik bir çalışma da seçtik sizler için. Genç akademisyenlerin artık daha fazla geç olmadan bu konuya eğilmesine vesile olmak dileğimiz. Kuracakları he bir cümlenin bu çiçeklenme sürecine katkısı olacağı düşüncesindeyiz çünkü, tüm kayıplara ve buhrana rağmen.